13 Aralık 2012 Perşembe

Gidenlerin ardindan..



    Erdal, Yusuf, Huseyin, Deniz, Mahir, Cihan ve onlarcasi... Kendi gencliginin kaniyla beslenen bir Ulke burasi!! 

    17 yasindaydi Erdal. Bir seylerin yanlis oldugunu farketmisti, o liseli gencliginin atesiyle kani damarinda durmuyordu. Protestoya katilmisti. Gosteri sirasinda bir Asker vuruldu ve 24 kisi gozaltina alindi. 24 kisiden biriydi Erdal. Yasi bulundugu topluluktaki insan sayisi kadar bile yoktu. Suc ustune kaldi Erdal'in. Bizim buralarda bir laf vardir: "Evin kucugu, evin itidir.". Erdal'a da ayni muamele yapildi belki de: "Bu Ulke'nin kucugu ve iti muamelesi...". Kendi gunahlarinin bedelini o cocuga bictiler.   

    Kenan Evren: "Asmayalim da besleyelim mi?" dedi ve yasini buyutup apar topar yangindan mal kacirir gibi bu dunyadan kacirdilar Erdal'i. O zihniyet Erdal'i asarken aslinda icinde besledigi kini, intikami, ofkeyi asiyordu. Tipki 8 sene kadar oncesinde 3 genci daragacina yolladiginda hissettigi ofke gibi...

    Yillar gecse de ne ofke dindi bu Ulke'de ne adaletsizlik, haksizlik, esitsizlik... Sizin bedenleriniz dar agacina yollandi fidan misali, bizimse daha ergenligine bile girememis umutlarimiz, hayallerimiz, beklentilerimiz berdel ediliyor an be an karanlik gelecege...
    

11 Aralık 2012 Salı

Romanlarin Lugati...

    UYARI!!(WARNING): Bu yazi bol bol kufur icermektedir. Kufur de nazarimda bir sanattir, hele de Romanlarla ayni atmosferi soluduktan sonra, ekmek-su gibi olmustur hayatimda :) Bundan mutevellit, okuyanlarin olumlu/olumsuz elestirilerini bu uyariyi goz onunde bulundurarak yapmalarini rica ederim.. :) 


    Malumunuz bir Roman okulunda calismaktayim ve uzun zamandir da Romanlari anlatmak istiyorum. Mamafih, ruhu en az Garfield kadar tezcanli(!!!) olan bir Ademoglu olarak, ancak enerjimi toparlayabildim.

    Okula basladigim gunler Romanlara has o malum kokuyla savasarak gecti zaman. Isin guzel(!) yani ise tam sinifimin karsisinda bir tuvaletin bulunmasi. Daha da guzel(!!!) tarafi cocuklarin delik haric her yere itinayla sicmasi.. (buna tavan da dahil, gozumle gordum). Bir ara bu cocuklarin got deligi, isi yeni ogrenen stajyer melekler tarafindan acildi diye dusunmeye basladim. 

    Tabi olaylar cereyan ederken bir de veli cephesi var ki isin matrak kismi burada. Teyzelerim siz evinizde hic mi temizlik,utu,yemek yapmazsiniz anlamam! 9-3 birlikte mesai yapiyoruz. Hatunlar aziklarini da yanlarinda getirip seriliyorlar sahanin icine, pikniklerini de yapiyorlar bir guzel. Oyle ki Beden Egitimi derslerinde ogrenci ve ogretmenler yer vermek zorunda dahi kalabiliyor kendilerine.. Derken gunlerden bir gun iki Roman hatun kavgaya tutusur. Kavgada aynen su cumle sarf edilir; "Sen duuuurrr aksam gocama diyeyim de seni s.ksin, az zevk alsin." :) Bunu nobetci arkadas duymus o soyledi, resmen yas geldi gozumden. :)

    Ilerleyen gunlerde ise, sinifimda cok sevdigim bir kiz ogrencim var, surekli beni gulduren; "cadi" sinifta bir erkekle kavga etmis ve kufurlesmis ki ilk gun girdigim derste belirledigimiz kurallara gore kufur yasak!!!   

    Her dersin ilk 5 dakikasi sikayetle gectiginden hemen sinif baskanim gelip "uretmenim cadi ve kovboy cok kotu kufurler ettiler" dedi. Ben de merak ettim, yalan yok. Cagirdim bunlari "biz ne anlamistik diye ufaktan fircami cektim; sonra da soyleyin bakalim ne dediniz birbirinize?" dedim. Ikisi de utandi haliyle. Once kovboy "uretmenim ben utanirim kulagina soyleycem" dedi. "Tamam bakalim" dedim ve egildim. Kufur aynen su: " Orda- burda s.kerim seni yorgan altinda." Gulmemek icin tuttum kendimi. Kaslarimi catip basimi salliyorum; ama icimde firtinalar kopuyor haliyle:) Sonra cadiya dondum "Sen ne dedin bakalim?" dedim. O da kulagima soylemek istedi. Egildim ve cadimin cevabi aynen su olmus: " O laflar baga girsin, o s.kler saga girsin." Allahim catlamak uzereyim ama. Bunlar nasil kufur diyorum:) Derhal cadiya donup: " Cadi, utanmiyor musun boyle bir sey demeye" dedim. Cevaba bakin : " Heeee necun utanacagmisim. Olar ergeg deye deycekler de ben gizim deye susacag miydim? Ben de yalan yok uretmenim." Kizimin icindeki anarsiste hayranim :D

   Bir kac gun sonra nobet esnasinda bir arkadasim cami kirdigini soyledikleri bir ogrenciyi yanina cagirmis" Oglum, dogru soyle sen mi yaptin?" diye soruyor. Cocugun cevabi su: " Uretmenim olumu s.ksinler ben yapmadim." Bu sirada ben de ordan geciyordum ve koyverdim kahkahayi :)

   Yine gecenlerde muzik dersinde "Hadi bakalim, darbuka calalim siz de roman havasi oynayin" dedim. Benim cadi hemen firladi attiriveriyor gobecikleri, hem de nasil. Agzim acik onu izliyorum. Bir parmak siklatmasi var sinif inliyor. Sarki bitmek uzere ben cagirdim bunu yanima " Cadi, bana da ogret bakalim nasil parmak siklatiyorsun?" dedim. Bu ellerimi bir oyle bir boyle tutup yaptirmaya calisiyor, ama bende tik yok. Dogustan yeteneksizim yani :) Bakti bu ben yapamiyorum, aynen su cumleyi kurdu: "Valla uretmenim senden bi alt olmaz." :) Sinifta roman olmayan sadece 1 tane ogrencim var. "H" harfini de bir tek o kullaniyor. :)

   Bir Turkce yazilisinda es anlamli sozcukleri sordum. "Armagan kelimesinin es anlamlisi nedir?" diye. O kizim haric tum kagitlarda su yaziyordu "ediye" :)

   Bir de sunu ogrendim: Biz nasil ki onlara Roman diyorsak hatta "Cingen", onlar da cingen olmayan insanlara " Geben" diyorlar. Daha yasli insanlar ise "Yezid" diyor. Hatta bugun konusurken "Cocuklar haberiniz var mi sizin mahallenizi yikip TOKI yapacaklarmis" dedim. Benim cadi hemen atladi " Evet uretmenim, bizim mahallede gonusuyola, sidikli baskan buralari cinganlardan almis, ev yapcagmis, gebenleri goyacagmis, cinganlari da atacagmis" dedi. 

    Henuz "siz" kavramini oturtabilmis degiliz. Bir sey isterken: "Uretmenim senin masana oturuyola usaklaa" ya da " Uretmenim galem var mi sende?" minvalinde konusmalar cereyan etmekte... :)

    Saf, icten ve dogal olmalarini seviyorum; ama yeri geldiginde durmalari gereken noktayi bilmemeleri hosuma gitmiyor. Benden onceki ogretmeni dovmusler. Mahkemeye vermis dovenleri ve zavalli kadincagiz tayin isteyip gitmek zorunda kalmis.

    Ne diyelim kavga kiyamet olmadan, 9-8lik bir neseyle yil sonunu bulabilmek umidiyle.. :)

"Hamam tasi gumusten,
Yeni cikmis o isten.." :)




10 Aralık 2012 Pazartesi

Nilgun Dusler...

Biraz daha mavi uyanmak adina,
Dunyadaki tum yanlislari yikmak ugruna,
Mutlulugu bir cocugun mutluluk goz yasinda aramak adina,
En buyuk DEVRIMLERI, INSANLIK ugruna yapmak adina,
Paylasimi, aldigimiz nefesi tum can-ruhlarda birakmak adina,
Sevgiyi, masumiyetin en guzeli sevgilinin gozunde bulmak adina,
Dostlugu, paylasilan simidin susamlarinda gormek adina,
Ozlemi, yuregin en derininde, en icten hissetmek adina,
Ayaza inat icimizde bahari yesertmek adina,
Zulme inat tebessumu birakmamak adina,
Karanliga inat isiga dalmak adina,
Yobazliga inat dusunceye kol acmak adina,
Umutsuzluga inat umutlarimizi her gun sulamak adina,
Huzne inat kahkahalarla sarmalanmak adina,
Riyakarliga inat aci oklarla gercegi haykirmak adina,
Kalleslige inat ruhumuzda namusu beslemek adina,
Ve...
Hayata inat MASMAVI DUSLERLE UYANMAK ADINA,

Guzel gunler gorecegiz cocuklar....




8 Aralık 2012 Cumartesi

Ruhsal Diaspora..

Sonbahar'in son gunesi goz kirpiyor yine bir cumartesi gunune.."Ben burdayim; ama aldanmayin. Kendime dahi hayrim yok" der misali... 

Hayat da aynisini yapmiyor mu kimilerine? Kiminin icini kizgin kizgin kavurup tum atesi hissettirirken kimine de varla yok arasi goz kirpiyor. Yanimizdan onlarca beden gecip gidiyor her gun. Her biri ayri gezegen, birbirinin yorungesinden hizla uzaklasan..

Dun unlu Yazar "Murathan Mungan" sehrimize tesrif etti. Kac gundur sabirsizlaniyordum gitmek icin. Cok guzel bir soylesi oldu diyebilirim. TV'de yaptigi konusmalarda oldukca tutuk bir insan olan Mungan, dun aksam bulbul misali konusturdu fikirlerini. Girizgahi cok guzeldi: " Siz dugmelerinizi iliklemis karsimda oturuyorsunuz; oysa ben yillardir butun ciplakligimla yaziyorum."

Ne kadar da dogru! Hangimiz icimizi dokebiliyoruz en yakinizmidakilere tum yalinligiyla? Her an hor gorulme, otekilestirilme, dislanma korkusuyla biraz daha artirmiyor muyuz etrafimizdaki tuglalari? "Ben, ben olarak varim, degerliyim, sayginim." diyemiyoruz maalesef. Adimizin ya da dusuncelerimizin onune ya da arkasina bir etiket, bir unvan, unlem ya da tire koymak zorundayiz maalesef. Benligimizin hicbir kiymeti yok! 

"Insanim" demek ne kadar da anlamsiz kaliyor bu noktada. Bir yanimizda acliktan olenler, obur yanimizda din ugruna 3 aylik bebegini Umre'ye goturup bununla boburlenen dini butun (!!) ademogullari... Bazen nufus mudurlugune gidip "Pardon bu kimligi yanlis vermissiniz sanirim. Ya ben insan degilim ya da insan kavraminda bir yanlislik var"diyesim geliyor. Turumden igreniyorum!

Insan olmakla insan dogmak arasinda oldukca buyuk bir fark var! Canlilarin bir kismi insan doguyor; ama yasarken insanliktan cikabiliyor. Bundan mutevellit, herkes "insanim" dememeli nacizhane... 

Ilaveten, herkes "anne-baba" olmamali. Insanlar testten gecirilmeli once: Dunya'ya getirecekleri varliga ne kadar sevgi, ilgi ve anlayis gosterebilecekleri uzerine... Dogurganlik da tipki Nobel'in dinamiti gibi cok tehlikeli bir ozellik bana kalirsa. Kimi insanlar evlat doguruyor, kabul ediyorm; ama kimileri sadece "eseysiz bolunuyor" fazlasi degil... Ha sokakta iki azgin mart kedisi ciftlesmis; ha iki mahluk uremis. Nezdimde hic bir farklari yok, o Dunya'ya gelen sabiye bir katkilari olmadigi surece.

Bugun insanlarin bu denli agresif, aksi, hircin, homofobik ,nasil bir olumsuz yukleme yapmak isterseniz yapin, olmasini cok da yadirgamiyorum. Bu Ulke'de yasam kotu, insanlik kotu, yasamak kotu... Hangi yana baksam adaletsizlik, esitsizlik ve buna bagli olarak gelisen INSANSIZLIK goruyorum. Sonra Freud'un sozleri cinliyor kafamda: "Insan dogustan kotudur." seklinde.

Bunca kotunun arasinda "iyi" kalmak mi: Ne kadar Rhodora'ysaniz o kadar basarirsiniz... 

Yine ezgilere siginiyorum;