7 Mart 2015 Cumartesi

Öylesine...

     Yaş ve yalnızlık doğru orantılı mı? İnsan zaman geçtikçe biraz daha mı yalnızlaşıyor? Armudun sapı, üzümün çöpü derken detaylar daha da mı önemli oluyor hayatında?

    Sevmenin ve paylaşımın gün geçtikçe zorlaşması nedendir? Hep bir beklenti içerisinde olmak... Tam buldum dediğin anda kaybetmek... Öznesi ses bulduğu anda tükenen cümleler... Daha çok tüketmek... Yangınına sevdalı bir ruha bürünmek... Boşa koyunca dolmayan, dolusunun almadığı yarım yamalak amaçsız iç çekişler...

   Her yanı güvensizlik, acı, hüzün, yalnızlık kokan bir hayat... Cüzzamından şifa bekleyen hastanın gözünden yansıyanlar... Mavisinin ruhu kaçmış, yeşili çürüğe çalmış hissiyatlar... İnsan yazmadıkça mı köreliyor yoksa yaşamadıkça mı anlatamıyor ya da yaşamdan umudunu kestiği gibi ruhundan dökülecek satırlara da mı yüz çeviriyor? Girdabımdan  medet umar oldum...

   Acısına acı ekleyen, ölüsünün yasını tutmaya vakit bulamadan mezarlarına yeni bedenler gark eden bir Ülke'nin münafık imamları olduk... Dilimizde, döküldüğü anda tuzla buz olan dualar; tarihi geçmiş taziyeler, riyakar küfürler... İnancımı biraz daha yitiriyorum insanlığa olan... Öyle anlar geliyor ''midem bulanıyor aynı türü paylaşmak zorunda kaldığım bedenlerden''...

  Her şey biraz daha siyah... Biraz daha muamma... Biraz daha muğlak...