26 Kasım 2015 Perşembe

Değerin Anısına

Hayli zaman olmuş yine... Yine eksik kalmışım, dolmamışım ya da dolmuşum da taşamamışım... Yoksunluğun beslediği bir ruha sahip olunca, anlam bütünlüğünü yakalamak daha zor oluyor...

Güzel bir şey duydum, ne kadar doğru bilemem; ''Huzur terk-i diyar eyledi buraları''diye... Tanımadan da cümlelerle bir insanın yüreğine dokunmak; bir yerlerde birilerine değmek çok hoş gerçekten. Hatırlandığım için teşekkür ederim.

Cümlem yok denecek kadar az artık... Hayatımı daha çok yalnızlığıma adadım diyebilirim. Diziler, müzikler, köşe yazıları vs... Sesten ve insanlardan daha çok kaçar oldum. İçime döndüm, evet; ama dönüşüm muhteşem oldu diyemem. Malum, içim dışımdan donuk, muğlak, dağınık...

Paçalarımdan akıyor yalnızlık ve ruhsuzluk... Nedir insanın ruhunu solduran, bilemem; ama yeşertecek güzelliklere denk gelemiyorum maalesef. Olmuyorsa da zorlamıyorum. Akışına bıraktım ben de, ne zaman, nerede, nasıl karaya vururum muamma...

İnsan yaşamayınca mı köreliyor; yoksa köreldikçe yaşamdan mı kaçıyor modunda kafamda deli sorular... Sorguluyorum da sonuç alıyor muyum, hayır. Mutsuzluğa kat çıkıyorum sadece. Bir deprem etkisi olsa, temelden sarsılsam diyorum; o zaman da Ece Temelkuran'ın  ''Her dibe vuran yukarı çıksaydı, Afganistan çıkardı.'' cümlesi aklıma geliyor.

Aslında teşekkür etmek istedim, hatırlandığım için; ama onu da elime yüzüme bulaştırdım. Hakkını veremedim, kusura bakmayın. Yeryüzü pek iyi gelmiyor bu sıralar bana; müsaadenizle diplerde dolaşmaya devam edeyim...

Cümlelerimi toparlayıp, öznesi mutluluk olan zamanlarda buluşuncaya dek, mavi kalın...