27 Ekim 2012 Cumartesi

Tarihin izleri...

Hayli olmus dertlesmeyeli blog, degil mi? Belki yeteri kadar dolmadigim belki de son zamanlarda depresif-melankolik ruh halimin yazima yansimasinin verdigi rahatsizlik aramizi acmis.

En son bir ozel egitim merkezinde calisacagimdan bahsetmistim, olmadi. Tantanali bir surec sonrasi "cingene-roman-romen-esmer vatandas ve hatta yerel tabirimizle 'cingan'" (nasil adlandiriyorsaniz) mahallesinde calismaya basladim. Son derece eglenceli ve keyifli gunler geciriyorum. Ruhuma terapi gibi geliyor. Bununla ilgili anekdotlarimi daha sonra paylasacagim. Asil anlatmak istedigim farkli bir konu.

Malum Kurban bayrami ziyaretlerimiz ve buyuk-kucuk onlarca es,dost,akraba ile hasbihal olup ananelerimizi ifa ediyoruz. Bugun daha once soylesilerde karsilastigim, tanismalari ve hayat hikayeleri dinlenmeye deger 70'ini coktan devirmis "ayakli tarih hanimefendi" ve zevci "bickin sosyalist beyefendi"yi ziyarete gittik arkadaslarimla. Evlerinin icine ilk girisim. Son derece hayvan dostu bir cift. Kediler, kopekler cirit atiyor evin icinde ve disinda. Ben de hayvanlara antipati duyan ve ev icinde gordugum anda kasinmaya baslayan bir Ademoglu olarak hep kapidan ugrar iceri girmezdim. Salagin onde gideni oldugumu bugun ogrendim. Bayramin hikmeti!

Kendilerini insanliga adamis bir cift tarih hanim ve bickin sosyalist bey. Surekli yardim toplayip mahallenin cocuklarini, genclerini yediren, iciren, giydiren ve egiten kultur abideleri... 

Bugun masa keyfi ikramlarla kelam ederken hayat mucadelelerini anlatti ayakli tarih hanim. O anlatti ben mest olarak dinledim. Hayatlari boyunca hep mucadele etmis insanlar. Konya'da birbirlerini gormeden tesaduf eseri baslayan "mektuplasma" sonrasi filizlenen asklari Kazakistan'in baskenti Alamata'ya dalip akabinde 27 yillik bir Istanbul dalisinin ardindan Karadeniz'de noktalaniyor. 

Bu surecte Mina Urgan'dan tutun Behice Boran'a kadar edebiyat dunyasindan insanlarla samimi dostluklar kuruluyor. 60'li yillarda Mahir Cayan'a ev sahipligi dahi yapiyor bu cift. Kisa anekdotlar verdi ayakli tarih hanim. Inanilmaz hossohbet insanlar. Bickin sosyalistimiz yasin verdigi rahatsizliklara boyun egmek zorunda kaldigindan kelimeleri telaffuz etmekte daha bir zorlandigindan sozu bir zamanlar kalbini fethedip akabinde rest cekip gittigi; ama giderken gonlunu de onda unuttugu icin "tipis tipis" dondugu zevcesine birakiyor.

Ayakli tarih hanimin hafizasina ve havzalasina, hayret ve minnetle saygi duydum. Hele Turkce'yi kullanma bicimi... Bir ara "siz kac yasindasiniz yavrum?" dedi. Yasimi zikredince cumlesine "zaman ne kadar da degisti ahhh be cocuk" diye devam etti...

"Yillar beni cok yordu be cocuk, emeklimi alip bu adami da birakip bir oda kiralamak istiyorum artik" dedi.. Hakli da.. Onca mucadele ve zevk-u sefaya duskun bir erkege tahammul edebilmek icin can hiras calismalarla dolu yillar... Kolay degil elbette. 

Evinin dosenme sekline bayildim. Mobilyalar 50'li yillarin yansimasi... Koltuklari ise daha bir guzel. Hic biri digerinin ayni olmayan farkli model ve renklerde koltuklar...Tam istedigim gibi: zitliklarin uyumu... Koltuklara bakarken bana su cumleyi kurdu " ben esyaya karsiyim cocuk". Ruhumdaki sosyalistin basini bir kez daha oksamisti Ayakli tarih hanim, yillarin ve halklarin kardesligini o ince ve narin ruhuna naksederken...

 Mutfaktan cay almaya giderken calisma odasina benzer bir odaya ilisti gozum. Aman Allah'im oda sadece kitapliktan ibaret.. Her daim hayal ettigim seyin vuku buldugunu gormekten ve o kitaplari incelemekten nasil bir keyif aldigimi anlatamam.

Ayakli tarih hanim konusurken " Ayakli tarih hanim, anilarinizi yazmayi hic dusundunuz mu?" diye sordum. "Elbette isterim; ancak hic oturup yazamadim. Bir de bu isler hep para be cocuk biliyorsun"dedi. Oyle dedigine bakmayin, 60'li yillarda sehrimin yerel gazetesinde kose yazarligi yapmis bir hanimefendi kendisi. "Ben yazmanizi istiyorum, hatta bunun icin Istanbul'daki arkadaslarimla irtibat kurar ve yayinevlerinin kapilarini dahi asindiririm, siz yeterki yazmaya istekli olun" dedim.  Konusurken arkdasim "bir kayit cihazi almak en iyisi" dedi. Kendisi bir ara yine yerel gazetede kose yazarligi yaptigindan kalemini son derece begenirim "Mukemmel olur, duzenlemeleri de sen yaparsin. Kosturmacasi da bana ait olur" dedim. Pesini birakmayi dusunmuyorum. Akabinde Istanbul'daki gerek gunluk hayattan gerek siz blogtan arkadaslarimin basini sisirebilirim bana yardimci olmaniz icin yayinevi konusunda.

Ayakli tarih hanim anlatirken kendimi Mina Urgan'in "bir dinozorun anilari ve bir dinozorun gezileri" kitaplarini okuyor gibi hissettim. Konu Kazakistan'daki Ruslar, rejim ve insanlara gelince gunumuzde Turkiye'nin bir cok yerine dagilmis o kulturlu kadinlarin "Natasa" olmalarindan dem vurdum. Ayakli tarih hanim o halde sana "Haraso'dan Natasa'ya kitabini verelim, onu bir oku"dedi ve aninda bickin sosyalist beyimiz kitabi cikartip uzatti bana. 

Berat Guncikan'in yazdigi bu kitap 1900'lerin basindan gunumuze Ruslari anlatiyor. Okumak isteyen olursa aklinda bulunsun.

Bu guzel insanlarla tarihin tozuna bulanmanin mutlulugunu bir kez daha yasadim. Dilerim cevremizde ve cevrenizde her daim bu toza bulanabileceginiz insanlarla hasbihal olursunuz. Tum insanlik adina gecmekte olan bayraminizi kutluyorum.

Her daim tebessum ve ezgi ile...


6 yorum:

  1. Çok hoş bir buluşma olmuş. Bana da nasip olsun isterim. Tam da bayram ziyaretine gidilesi insanlar bunlar işte :) Yani herkes gidilesidir de benim zevk alacağım kişiler bu türden olur sanırım..

    Bu arada benim de halam var bayram ziyaretlerine gittiğimizde bize okuduğu kitaplardan paragraflar okur, kendi yazdığı şiirleri sunar ve hiç gitmemizi istemez...

    Bu arada Hanımefendinin "havzalası" derken neyi kastettiğini çözemedim..

    YanıtlaSil
  2. Haklisin Bigay, eksik olmamali bu insanlar cevremizden. Hizli hizli yazarken havzala yazmisim "havsala" olacak. Anlama ve kavrama yetenegi demek. "Bilis, bilgi" anlaminda da kullanilabiliyor.

    Bahsettigimiz insanlar tarihten olunca, kelimeleri de o doneme uygun secmek istedim...

    YanıtlaSil
  3. eh pek haklısın, ben de olsam öyle yapardım ;)

    açıklama için teşekkür ederim..

    YanıtlaSil
  4. slm bayramının gerçekten çok hoş ziyaretle taçlandırmışsın ben 30 yaşındayım hiç bayramım bayram olmadı bende 5 gün yataktan çıkmadım bişey yemedim kaderime ağladım intihar edip göçmek istedim ama malasef yapamadım namaz kılıyor olmam biraz da dindar olmakla alakalı değil ama yapamadım bunu sadece telefonda dinle bir arkadaş hariç kimse bilmedi bunları sana yazmam uyugun olrmu bilmiyorum ama yazmak istedim amaçım sadece yazmaktı anladım kii gidenlere yas değil kaderi elime alamayacak kadar zayıf ve çaresizmişim kötü kader hep daha derinde izler bırakır beni mahveden kader yazgısı önyargılardan ve çağdaş öngörülü olmam bile kar etmiyor sadece kader kötü berbat gördüm kii yılmaz güneyin dediği gibi hayat bize mutlu olma şansı asla vermedi.....seni bunatmak istemezdim sevgilerimle yanıkkoza....

    YanıtlaSil
  5. Hasta olmaniza uzuldum. Tez zamanda toparlayip iyilesirsiniz umarim. Karamsar dusuncelerle harmanlanmak emin olun daha yogun huzne gark ediyor insani. Zor belki; ama iyi yonunu bulmaya calismak, enerjiyi buna harcamak oyaliyor insani. Dilerim tum insanlik bir gun "mavi dusler" gorecegiz. Sihhat ve tebessum ile...

    YanıtlaSil