14 Ekim 2013 Pazartesi

Senin bir fikrin var mı Şirin Baba?

 
    Yarım bıraktığım yazıma göz attım şöyle, ''hadi bismillah'' dedim ve başlamak istedim bir yerlerden. Güç sahibinin gücünden ilham alarak. İşte o yazı;


     Kabul ediyorum, hayatın boş tarafında çakılı kaldım. İyi yönlerini görmüyorum, göremiyorum ya da görmek istemiyorum orası muamma ve sanırım, yaşadığım sürece de aynı muğlak tonda devam edecek.

     Şirinler, küçükken en sevdiğim iki çizgi filmden biriydi. Diğerini merak edenler için: Scooby-Doo... Somurtkan şirine hep üzülürdüm o yaşta bile, herkes gülüp eğlenirken o bir köşede neden yalnız diye. Aradan bir kaç yıl geçti, Milliyet gazetesi Şirinler'in serisini veriyordu. Her gün okuldan eve gelince babamın iş çıkışını zor beklerdim. Kapıdan girer girmez elinden gazeteyi kaptığım gibi içinden alıp hemen okurdum o günkü sayıyı. Defalarca okumuşumdur o serinin elimde kalanlarını daha sonra. Bir tanesi de ''Somurtkan Şirin nasıl somurtkan oldu?'' idi.



      Bu ara sürekli o sayısı aklımda şirinlerin. Kimse durup dururken kötü olmuyor maalesef. Orada da anlatılan buydu, belki de çocukların kalbinde hayli nam salmış bir şirinin hayatını kurtarmak, daha masum göstermekti Somurtkan'ı. Ben hep ''Gözlüklü şirin'' olurdum. ''Biğ fikğim vağ Şiğin Babaa'' dediği zaman kafa üstü fırlatıldığı sahnelerde içim acırdı. Sonradan anlayacakmışım ''bir umut yeşerttim içimde'' dediğim zaman hayatın beni nasıl tepetaklak edeceğini. Hazırlık yapıyormuşum daha çocukken meğer..

    Yarın bayram, Kurban bayramı... ''ah nerede o eski bayramlar.. '' demeyeceğim. Ruhum eprimiş olsa da bedenim o yıllara denk gelmedi maalesef. Teknolojinin yalnızlaştırdığı bir toplumun ilk evrelerinde dünyaya gelen neslin damlalarından biriyim çünkü.

    Şöyle bir turlamak istedi canım blog dünyasında. Birkaç sayfaya girdim, beğendiğim yazılara yorum yaptım yırtık dondan çıkar misali... Ortak yalnızlıklarımızı gördüm, daha da acısı ortak beklentilerimizi...

    ''Neden peki?'' dememek işten değil.Onca ortaklığa rağmen neden bu yalnızlık? '' Bir kadının en büyük düşmanı yine bir kadındır.'' sözünün uyarlamasını tercihdaşlarıma yapmamak için dirensem de gücümün tükendiğinin farkındayım. Beklentilerimiz mi yüksek yoksa hayat mı bizi buna zorluyor anlamıyorum. Kimin paylaşımlarını okusam, avucumdaki hayal kırıklıkları biraz daha canımı yakıyor.

    Dilerim bayram sevinci yüreğimizdeki yalnızlıkları da eritir. Herkese mutlu ve umutlu bayramlar...


 

 

 

 

8 yorum:

  1. Hayata hep olumlu bakıyorum,bana verilenler olumlu şeyler mi hiç bilmiyorum ama hep olumlu görüyorum..bardakda hep su var sanki...

    YanıtlaSil
  2. Ben, ''bardak nerde?'' durumundayım Kaan'cım. Ne güzel, bakış açını hiç kaybetme, olur mu? İyi bayramlar...

    YanıtlaSil
  3. Ben "bardak nedir?" diye soruyorum. Herkes güzel bakış açısı kazanır umarım. İyi bayramlar.

    YanıtlaSil
  4. İyi bayramlar ot insan...

    YanıtlaSil
  5. Ben senim... Sen de ben... Yani, hepimiz birbirimiziz aslinda!..

    YanıtlaSil
  6. O halde neden birbirimize sadece can yakmak için değiyoruz?

    YanıtlaSil
  7. Kendi kendimizin canını yakıyor olma ihtimalimiz de göz ardı edilmemeli bence.

    YanıtlaSil
  8. O zaman yandığımız için mi yakma ihtiyacı hissediyoruz sorusu geliyor aklıma? Nerde kalıyor düşünce, anlayış, paylaşım?

    YanıtlaSil